“CENTİLMENLER KURULTAYI”nın Üzerine Düşürülen GÖLGE!

Yolda Yalnız Bırakmayın!

 

          Yarın mahkeme bir karar verecek deniliyor. CHP’nin 4-5/Kasım/2023 günlerinde Ankara’da yapılan 38. Olağan Kurultay’ı yargılaması yapılacak. İdari bir işlem olan kurultayın yürütülmesi sırasında; - aradan 16 ay geçmesine karşın - “hile yapıldığı” iddiası ileri sürülüyor.

          Partide birkaç dönem Hatay Belediye Başkanlığını yapan, yine son seçimde aday edildiği halde, seçilememesi sonrasında parti disiplinine aykırı davranışlarından dolayı üyeliği düşürülen Lütfü Savaş’ın, kurultayın yönetilmesinde hile yapıldığına yönelik 25.02.2025 günü şikayeti üzerine başlatılan soruşturmanın ve başkaca alınan ifadeler eşliğinde cezai sorumluluk gerektirecek eklemelerle oluşturulan dava için yargılama yarın yapılacak.

          İddianameyi okudum; ifadelerin ve alınan belgelerin içeriğini bilmiyoruz. Ancak; mağdur gösterileni, şikayetçisi ve tanıklarının siyasetle ilgili kişiler olması, zaten davanın siyasi bir dava olduğunu gösteriyor. Üstüne; iktidar yanlısı medyanın bombardımanı ile tahrik olup, yandaşı oldukları veya sempati duydukları siyasi kimliklere bağlanmış bazı kişilerin, empatiden yoksun atışmaları istenilen ortamı yaratmış ve kiminin zevkle, kiminin bıyık altından gülüşlerle, kiminin kurnazlıkla CHP Kurultay’ı davasının altını harlattıkları görülmektedir.

          İddianamede ilginç bir başlangıç var: Davada mağdur görülen kişi, yani Kemal Kılıçdaroğlu şikayetçi değil ve ifade vermekten kaçınmış veya istememiş! Esas şikayetçi, müşteki sıfatı yanı sıra tanık olarak dinlenilmiş. Yani; şikayetçi, müşteki ve tanık sıfatları ile iddianameye giren Lütfü Savaş, dilekçesinde “CHP Kurultayı’nda birinci oylama ile 2. Oylama arasında CHP Tüzüğü’nün 47. Maddesi’ne göre 3 saat ara verilmesi gerektiği halde, bu maddeye aykırı olarak, kurultayı yöneten İmamoğlu, hemen oylama yaptırmıştır”, diyor. Bu iddia aynen, doğru bir bilgiymiş gibi iddianameye girmiş ve bir paragraf kadar anlatılmış. Oysa, o maddedeki anlatım, kurultayın toplanabilmesi için salt çoğunluğun aranması ile ilgili… Bu durumun, bir kusur veya suçmuş gibi iddianamede yer alması anlaşılır gibi değil. Bu yanlış bilgi ile Lütfü Savaş, Savcılığı da yanıltarak, yanlış bilginin iddianameye girmesine yol açıyor. Bu savcılığın kötü niyetinden çok, şikayetçinin uyanıklığının bir kanıtı olsa gerek.

          Bu ve buna göre belirlenen hususlar, kuşkusuz mahkemede tartışılacaktır. İddianamenin içeriği kamuoyuna yansıdığı için herkes okuyabiliyor ve birtakım düşünceler ileri sürebiliyor. Biz davayı bu boyutu ile burada keselim; çünkü alınan ifadeler ve belgeleri bilmeden, somut bir görüş ortaya koymak iddialı bir tutum olur. Yalnız, burada bilinmesi gereken şudur: Kurultay’ın yapılıp, YSK’nın onaylama süresi içinde herhangi bir itiraz olmaksızın, kesinleşmiş olmasıdır.

          Bu yazı dizimiz bağlamında; davanın hukuki veya siyasi yönü açısından bizim de görmüş, yaşamış ve bildiklerimiz açısından söylenecek sözümüz vardır. Öncelikle; kamuoyuna yerleştirilen algılarla, çok güzel bir dava ve “oyalanma” oyuncağına kavuştuğumuz açık ve nettir. CHP’nin dışında; Türkiye’de, dünyada, bölgemizde, yeni çözüm süreci, ekonomik ve insanların geçim derdi yokmuş gibi hepsi bir kenara bırakılıp, CHP’nin kurultayı, buna bağlı olarak da iç tartışmaları kaşıyıp, şişirmenin daha cazip hale getirildiğini belirtmeliyiz.

          Bu durum, toplumca bilinen ve sessizce izlenen bir gelişme olarak; CHP’nin kriminal (suç odağı) bir vakaymış gibi sunuluyor ve bir kenara konulmaya çalışılıyor olunması, mağduriyet ve masumiyet sever tüm yurttaşların belleğinde yer etmiş durumdadır. Durumu; tüm partiler, demokratik kitle örgütleri, üniversiteler, sendikalar, gençler, kadınlar olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm yurttaşları dikkat, ibret, sonsuz bir acı ile izlemektedir.

          Yaşamımda; önemsediğim ve bugünlerin koşulları yönünden de yerinde izlemekle ne kadar iyi bir karar vermiş olduğum iki olgu; sade bir üyesi olarak katıldığım, bu kadar tartışma konusu edilen; CHP İstanbul il genel kurulu ve 38. Kurultayını yerinde izlemiş ve tanık olmuş olmamdır. Memuriyetteki toplam 40 yıl 9 aylık hizmet süremin içinde; son 15 yılı profesyonel siyaset yapmak amacıyla; yani Belediye Başkanı veya Milletvekili olmak amacıyla 5 defa kamu görevimden istifa etmiş, belediye başkanlığı adaylığım dışında 4 kez aday adayı olduğum CHP’den bir kez dahi listelere konulmamış, milletvekili adayı gösterilmemiş bir kişi olarak, emekli olduktan sonra CHP’ye üye oldum. Kuşkusuz son 15 yıllık siyasi yaşamışlığım - ve sürece yayılacak önümüzdeki siyasi gündem - nedeniyle görüşlerimi belirtmem doğal hakkım olsa gerek.

          “CENTİLMENLER KURULTAYI”NIN Üzerine Düşürülen GÖLGE! adını koyduğum yazı dizisinin, ilginizi çekeceğini biliyorum. Bizim insanlarımız siyaseti seviyor, ilgilenmek de istiyor, çeşitli nedenlerle içinde olmuyor, olamıyor ama izlemekten de geri kalmıyor. İyi ki de öyle yapıyor. Siyaset arenasında nelerin yaşandığını çok iyi biliyorsunuz. Yine de izlenen olaylara ve yaşanmışlıkların öyküsüne tanıklık etmek, güzel zamanların geçirilmesini sağlayacaktır umarım. İyi olur değil mi?

          Bu dizi başlığı altında; ne kadar süreceğini bilemediğim yolculuğa başlıyoruz. Beni yolda yalnız bırakmayın!